Son güncelleme: 15 Aralık 2016

Bir Yunanistan Yazısı: Asabi Tatil

Konumuz komşu Yunanistan. Evet biz de bir kısım tatil Türkleri gibi fırsatını bulduk, bir Yunan adasına gittik. Gitmez olaydık. Sakın gitmeyin, hiç bilmeyin görmeyin daha iyi.

Yunanistan’a gidelim dedik. Görgüsüzlükten uzak, sade ve hesaplı bir tatil geçirmenin keyfiyle coşacağımıza daha beter sinir hastası olduk. Memleketimizin tatil anlayışından, sahil yöresi uygulamalarından, eğlence ve yeme içme dayatmalarından biraz daha soğuduk. Kaçınılmaz olarak karşılaştırıyor insan, elde değil.

Yoğurt: Yoğurt mu? Evet yoğurt. “Yunanistan’da yoğurt çok iyi” dedi bir arkadaş. “Yahu siz de amma Yunan hayranısınız, yoğurt bizden sorulur” dedik. Gittik gördük. Evet yoğurt bin kere daha güzel. Hatta bizim burada yediğimiz yoğurtsa oradaki ne? O yoğurtsa bu ne? Memleket sağolsun herşeyin normali bizde lüks olarak sunulduğu için kaşık bandırınca sulanıp dağılan beyaz şeye biz burada yoğurt diyoruz. Diğerine, yani süzme yoğurta daha değerli daha kıymetli muamelesi yapıyoruz. Yunanistan’da süzme yoğurt yok çünkü zaten bütün yoğurtlar öyle.

Sahil: Bu konuyu açınca daha da beter sinir basıyor. Sahiller bozulmamış, kalabalık değil, pis değil, çirkin yapılarla dolmamış, denizin içi balık dolu, soyları tükenmemiş, trollenmemiş. Deniz üzeri iskelelerle işgal edilmemiş, yanyana elli bin tane aynı restorandan yok. Koylar görgsüz yatıyla dolu değil. Dertliyim çok.

Servis: Şöyle bir efsane var ya; “Türkiye’de servis sektörü çok iyi”. Katılmıyorum. Servis sektörü müşteriyi rahat ettirmektir. Bizdeki daha ziyade agresif, dayatmacı servis. Habire başında biri duruyor elini suya atmadan su koyuyor, lokmanı yutmadan tabağı alıp yenisini getiriyorsa servis iyi oluyor bizde. Geçen bir lokantaya gittik daha oturmak için sandalyeyi çekiyorum garson “Roka domates yaptırayım mı abime” diye kasıyor. Önce bir otursaydım… Yunanistan’da böyle bir şey yok. Seni kendi başına rahat bırakıyorlar. Hiçbir şeyini de eksik etmeden. “Abime…”siz hizmet mümkün. En önemli fark da işletmelerin aile işletmesi olması. En lüksünden en basitine hepsinde işi yapanlar oranın sahipleri. Koca mekanı iki kişi çekip çeviriyor. Bizde bu tip yerlerde çalışanlar hep fazla sayıda, ucuz ve vasıfsız iş gücü.

Temizlik: Yunanistan’da bir hafta tatil yaptık. Dönüşte bizim Ege sahiline geldik. Hijyen farkı dağlar gibi. Neden? Neyse sinirlenmeyelim.

yunanistan_asabi_tatil

Fiyatlar: Fiyatlar yarı yarıya ya da üçte bir oranında ucuz Türkiye’ye göre. Her şey daha iyi, daha temiz, daha leziz, daha doğal ve daha ucuz. Öyle yerler mekanlar var ki Türkiye’de olsalar anında mahvederiz. Hemen dev gibi bir tesis, yapılır, menüde çeşitler şişirilir, tavuk et, kebap, serpme kahvaltı, pizza, pide, balık hepsi bir arada verilmeye çalışılır ve her şeyin aynı sevimsizlikte olması sağlanır. Plastik sandalyeler, üzeri kapalı sahil alanı, dev ekran televizyon ve kapıya da vale konur. Ortalıkta bir sürü mavi ya da pembe gömlekli puro içen adam belirir. Bununla da yetinilmez bu güzel yer neresiyse onun yanına 10 tane daha aynı restorandan açılır. Sonra hepsi birlikte batarlar ve orası artık kimsenin gitmediği bir yer olur.

Yunanistan’da her sene gittiğimiz yerdeki limanda bulunan balıkçı sandallarının yeri bile aynı. Her şey bıraktığın gibi hatırladığın gibi. E alışmamışız tabii garipsiyor insan…

Balık: Bol, çeşitli, ucuz, ustaca pişirilmiş. Hiç şikayet etmeden sabah akşam ye iç. Ama bizim Marmara, Boğaz, Karadeniz balıklarının lezzetini aramayın boşuna.

Mekanlar: Mekan çok geniş bir kavram ama siz bunu kafe, bar, restoran diye daraltın. Her biri birbirinden farklı. Hiçbiri birbirine benzemiyor. Hiçbirinde plastik sandalye yok. Hepsinin tabağı çanağı, boyası, düzeni, servisi, mezesi farklı, kendine has. Bizdeki gibi her şey bir örnek değil. Bir etrafınıza bakın, unuttuk böyle şeyleri. Her yer birbirinin aynısı.

İnsan sevdiğine yüklenir ona karşı daha acımasız olur. Burnumuzun dibinde Yunan adaları. Aynı coğrafya… Biz nasıl değerlendirdik, onlar nasıl değerlendiriyor onu görüyor insan ve üzülüyor. Dünyalar güzeli memleketimizin kıymetini bilmiyoruz. Bir de “ne kadar da aynıyız, orası da aynı burası” söylemi var ki hiç inanmayın. Türkiye’yle Yunanistan’ın hiçbir benzerliği yok. En iyisi boşverin hiç gidip görmeye falan kalkmayın. Evde rahat rahat oturup dünya lideriyiz Ortadoğu bizden sorulur falan diye gururlanmaya devam. Böylesi en pratiği gerçekten.

Bu yazı, Hafif Müzik sayfasından Mehmet Tez adlı yazara aittir.

Mehmet hakkında

2011 yılından bu yana Atina'da yaşıyorum ve sayfam aracılığı ile Yunanistan hakkında bilgi arayanlara yardımcı olmak istiyorum. Hoşunuza giden yazıyı beğenip paylaşırsanız hatta bir de yorum bırakırsanız çok sevinirim :) Hakkımda bilgi sahibi olmak isterseniz buradan okuyabilirsiniz.

Paylaşan:

67 Yorum

hayrettin akartuna
11 Temmuz 2016 at 01:42

bayramda çeşme’ye gittim. bir daha tövbe. herkes boykot etmeli ki soygun dursun.

Yanıtla

Kueneffe
31 Mayıs 2016 at 09:14

Yeni döndük biz de; ama ne dönüş! Mülteci olma istekleri kabarıp kabarıp durdu. İlk tepkimiz; “insanmışız la biz” oldu :) Burada peşpeşe üç kere gittiğin yegane yer Sbcx iken, iki gece kaldık ikisinde de aynı meyhaneye gidip “dostlarımızla” keyifli bir akşam geçirdik. Herşeyin en güzelini herkese sunmak gibi bir dertleri var. Nasıl tuhaf geliyor insana değil mi? Çok geç gördüm bu blogu, en kısa zamanda daha detaylı yazacağım :)

Yanıtla

Nilgün URAL
24 Mayıs 2016 at 16:24

Çok doğru tespitler. Benim canımı sıkan hemen hemen ülke genelinde değişik yerlerde görebileceğiniz ‘remember cyprus’ tabelaları. Halkidiki’den yeni döndüm yine aynı. Incominginin %85’ini türk grupların oluşturduğu, deyim yerindeyse kriz zamanı ihya ettiğimiz komşumuz biraz oturup düşünmeli bence..

Yanıtla

Egeyar Bağcıoğlu
23 Mayıs 2016 at 22:39

Kusuruma bakmayın ama şahsi kanaatim sizin Türkiye’de tatil yapmayı beceremediğiniz yönünde. Adımdan da anlaşılacağı üzere Egeliyim. Köken olarak Muğlalıyım. 2015 yazı hariç hayatımın her yazında Türkiye’nin kıyılarında farklı farklı yerlerde tatil yaptım. Bahsettiğiniz şeyleri yaşamamak adına özellikle İstanbullu/Ankaralılar’ın hücum ettiği Bodrum, Marmaris, Kuşadası, Antalya veya Çeşme şehir merkezlerinde hiç gitmedim. 10-20 km yakınlarındaki koylarda kalsam da şehir merkezlerini hiç görmedim. Şu bahsettiğiniz sıkıntıların da hiçbirini hiçbir zaman yaşamadım.
Saygılarımla

Yanıtla

okay
23 Mayıs 2016 at 20:02

Ben de Selanik,ve yunan adalarına tekne dahil çok yerini biliyorum. Bir restoran’da bizler uzo’ya alışamadık arabamızda YENİRAKI var eğer sizce bir mahsuru yoksa kendi rakımızı içebilir miyiz dedim? İstanbul’da veya tatil yörelerimizde böyle bir teklif sunulabilir mi? Garson patron’a danıştı masamıza geldi tabii içebilirsiniz dedi. Ben de henüz rakı vaktine 2 saat var arabamızda ki viskimizi de içebilir miyiz dediğimde yine olumlu yanıt aldım. Bu Selanik’te olan bir olay ve orada kaldığımız 4 gün boyunca hep o restoranı tercih ettik. Bu da benim tatlı bir anım.

Yanıtla

Ahmet Demir
23 Mayıs 2016 at 10:28

Geçen yaz bir grup arkadaşlarla beraber Taşöz (Thassos) adasında 4-5 günlük tatil yaptık. Kendi arabamızla İpsala sınır kapısından geçtik ve yeşile boyandık diyebilirim.. otoyol gibi yolda geçen tek tük araç vardı, Kavalaya varana kadar bir kaç tarımsal üretim iletmesi ve tarlalar dışında pek bir şey görmedim. Bizden faklı olarak otoyol cepheli şehirleşme yok! Her şey belli bir düzen içinde işliyor ancak biz alışkın değiliz. Yemekler şahane, ucuz bizde benzerini bulma ihtimalimiz o fiyatların iki katına bile yok! Yıllar sonra leylek sürüleri gördüm ve ülkemin haline acıdım, bize barbar diyenler gerçekten haklı olabilirmi diye aklımdan geçirdim. Nerdeyse her ilçede dahi olan AVM lerden burada eser yok, dükkanlar bildiğimiz esnaf mantığıyla çalışıyor, henüz endüstrileşmemiş ve iyide olmuş. Yıllar önce Londra da her semtin birbirine benzediğini sarhoş kafayla karıştırabileceğimizi söyleyen yunan arkadaşımı hatırladım, bizde de nerdeyse aynı oldu… Plajları ve denizi bize göre daha temiz, Türkiye kıyılarına yaklaştıkça pislik oranı artıyor, muhtemelen pislik bizden kaynaklanıyor! Cami yok meselesine pek katılmıyorum zira cami-kilise ayrımını geçip insan kısmına gelirsek, orada yaşayan Türk sayısı net olmasada tahminen 100,000 civarı ancak bizde yaşayan Rum sayısı 5000 yok! biz insanları yok etmişiz onlarda camileri..! Kos adasındaki cami kafe mesela, Bodrum daki kilisenin yerinde ise halk eğitim merkezi vardı daha yeni yıkılıp düzenlenecek! Yunanistan her anlamda benzer coğrafyaya sahip olmamıza karşın bizden çok daha güzel ülke.. geri dönüşteki hissiyatmda ilginçti, sınırı geçince Suriyeye girmiş gibi hissettim, yeşil bitti sarı bir renge döndü, bir anda binalar başladı ve hiç bitmedi…

Yanıtla

GÜLTER ÖZGÜR
21 Mayıs 2016 at 16:31

Yunan adalarını görmek kısmet olmadı ama şimdi ilk fırsatta gitmem gerektiğini fark ettim sayenizde.

Yanıtla

ercan
27 Ocak 2016 at 22:48

Sakin gitmeyin sonra bunalima girmeyin!

Ilk olumcul hatayi 2000 senesinde Fransadan karayoluyla Turkiyeye geldigimde Yunanistandan geçmekle yaptim. Acelemiz olmadigi için aheste aheste gelip orda burda mola veriyorduk. Italyadan gemiyle Patrasa geçtikten sonra birkaç gun bolgeyi sonra Meteorayi gezip direk Turkiye yapmistik . Tadi damagimizda kaldigi için donuste Turkiyeden bir hafta once ayrildik , Kavala , Selanik Atamizin evi derken Mora yarimadasinda birkaç gun kalmis ve Fransaya donmustuk . Zehir bir kez girmisti vucuda , sonraki seneler sistematik olarak Ege adalarini Kos , Rhode , Midilli , Sakiz , Samos , Santorin Mykonos ve Corfu adalarini ziyaret ettik . Avrupanin tuketime dayali kapitalist duzeninden bikan bir francoturk çifti olarak birgun yasamimizi bir yunan adasinda surdurme karari aldik bu dayanilmaz yerlesme ve Greekway yasama arzusu hersene daha fazla beyni kemirmeye ve hastalik haline gelince ( bize gore en guzeli olan ) Samosta karar kildik . Buyuk bir arsa aldik ve dogal yasam için alt yapisini hazirliyoruz . Kendi yumurtamizi , reçelimizi , zeytinimizi , zeytinyagimizi sarabimizi sebze ve meyvemizi yetistirecegiz ( Arsada zaten 200 senelik devasa zeytin agaçlari mevcut ) Ev bittiginde kuçuk çapta dogal yasam pansiyonculugu yapacagiz .
Gucu , vakti ve sagligi yerinde olan sark kurnazligindan , yozlasmis kulturden , arizali çogunluktan , magandalardan , empatisiz ve sempatisiz bir toplumdan , kotu servisten , kaziklanmaktan , kalitesizlikten , gorgusuzlukten bikanlardansaniz , hiç dusunmeden gidin , bana gore belli bir yastan sonra artik kalan yillarini kaliteli ve saygin bir yasamla surdurmek isteyen bir turkun turkiye disinda yasayabilecegi en iyi yer Yunanistandir , sevgilerimle !

Yanıtla

    Mustafa
    16 Aralık 2016 at 00:05

    Bende 4 gun tatil yaptım Samos adasinda çok hoşuma gitti kokkari de meltemi restoran ve küçük şirin posidonio koyu harikaydi.

    Yanıtla

Levent
27 Ocak 2016 at 15:37

Yazının tümüne imzamı atarım. Eğer para ile tatil yapıyorsanız, yani bir eviniz yoksa veya yakınınızın evinde tatil yapmıyorsanız Bodrum-Kuşadası, Antalya yerine Yunan adalarına gidin. Kesinlikle pişman olmazsınız..

Yanıtla

Semra pala
27 Ocak 2016 at 07:47

Bodrumda yaşıyorum .. Kos adasına bayılıyorum ..medeniyet orada ve tüm adalarda .. aradaki farka çok üzülüyorum.. Fırsat buldukça kalmaya gidiyorum ve dönmek istemiyorum..

Yanıtla

Dünya Gezgini Çelebi Alper
27 Temmuz 2015 at 15:28

En son geçen ay Yunanistan’ın davetlisi olarak gittim ve size katılıyorum. Çok daha temiz, abartısız, doğal ve uygun maliyetli. Türkiye’nin dünyanın en iyi ülkesi olduğu yalanını 44 ülke gezdikten sonra çok daha iyi anladım.

Yanıtla

Ozan
24 Temmuz 2015 at 15:38

Ege’nin çocuğu olarak buna benzer yazıları kaleme aldım almaya devam ediyorum. Bakarsınız bir gün biz de hayallerimize ulaşırız :) :) En son Sakız Adası üzerine bu yazının temasında bir yazı yazmıştım. http://www.ozanilginoglu.com/2015/07/23/recelci-rena-iyi-bir-pazarlama-uzmani-midir/

Yanıtla

Koloniadis Petros
22 Temmuz 2015 at 16:30

Eski bir gocmek mecburiyetinde kalmis oz ve oz bir Istanbullu olarak sizlere bir eski atasozunu hatirlatmak isterim sayn ve muhterem hemseri ve dostlarim NERDE COKLUK ORDA BOKLUK maalesef bir zamanlar yani ben goctugum 1975 e kadar ki Istanbulumun nufusu 4 milyna yakindi Yunanistandaki o bahsedilen durum vardi .2011 yilinda ilk sefer gittigimde te Kucukcekmeceden beri bu sehrin tamamiyle degistigini farkettim evet abartili olmasin amma Avustralya ya kadar bir cok ulkeyi gezmisligim vardi o zamana kadar ve maalesef Istanbul New York un bir kotu taklidi oldugunun kanisindayim servislere gelincesi ayni dis (goya gelismis)ulkelerindekiler kopyalaniyor bir yere gittiginde bardagin bosalmadan baska bir emriniz var mi diye soruyorlar ki almazsan siktir git gibisi hele o rezervasyonunuz var mi sorusuna gelincesi tepeme atiyor cogu zman 1 saat disarda mahsus bekledigim oldu ki yogunluklarini anlayayim sonrasi yine daldim iceriye hani rezervasyon istitordunuz diye sorustudugum olmustur mahsus . Acaba ben mi ihtiyarladigimdan cirkeflestim yoiksa yeni bu hazmedemedigim tarzlari kabullenemiyorum Yunanistanda 4 evroluk bir fredocino ile bir sahil kahvesinde 4 saat oturmuslugumu hatirlarim .son olarak ta 2015 Mayis ayinda bir haftaligina Istanbuluma gelmistim giderken Yesilkoy hava alaninda esimle ucagi beklerken iki cay alalim dedik 17 lira odedim kiza acaba yalnis yapmis olmayasiniz ben scoth wisky istemedim deysimde ironik olarak bizde fiyatlar boyledir deyisinde ben artik eski bir lafi hatirladim BIZLERI GULE GULE DEGIL S I K T I R P I L A V I gibi geldi

Yanıtla

orhan
13 Haziran 2015 at 16:41

yaklasik 20 senedir yunanistan da yasiyorum ayni zaman da tur rehberligi yapiyorum . yazi ve yorumlarda var olan bir tek seye katilmiyorum hani esit adalet diyor ya iste o yok burda , siz gelip gezenlere soruyorum 400 yil osmanli hakimiyetinde kalmis bolgede hala bati trakya turklerinin yasadigi bolge disinda yunanistanin neresinde osmanli eserlerine sahip cikilmis korunmus , nerde bir camimiz kalmis ve icraatini surduruyor hepsini yok etmisler selanikteki osmanli eserleri 10 yildan beri restorasyon kilifi altinda ziyarete bile kapali, selanik kalesini gezenler bir dusunsunler bakalim , kalenin tarihi anlatilirken osmanlinin adi hic geciyormu, tarihcesinde hic osmanlidan bahsediliyormu. oysaki kaleyi bu gunku haline getiren bahcesine cami yaptiran kanuni suleymandir ,hani adalet ahlak vardi, dinden korkan bir ulke yoktu. atinada 800 binin uzerinde musluman var katip celebinin seyahat namesinde yazdigi camilerden eser olmamasi bir yana , burda yasayan muslumanlara bir cami iznine bile tahammul edmiyorlar biz turkiyede butun kiliseleri restore edip ibadedte aciyoruz nerde insanlarin din ozgurlugu. haaa ama raki icmek icin guzel bir ulke. saygilarimla

Yanıtla

    Derman Gül
    22 Temmuz 2015 at 18:15

    Gayet normal değil mi böyle davranmaları? Yüzyıllardır esaret altında yaşamışlar,ötekileştirilmişler,mübadeleye uğramışlar vatanlarından olmuşlar..Yetmemiş anadoluda bırakıp gittikleri kaç eser ayakta kalmış,kaç kilise camiye dönüştürülmüş bir bakarsak herşeyin karşılıklı olduğu ortaya çıkar.Burada husumetleri,politikaları üreten iki toplumun başındaki zevatların yanlış uygulamaları iki kardeş olması gereken halkı günümüze kadar germiş,uzaklaştırmıştır.Halbuki zor değildir kaynaşmamız.Çünkü dinimiz ayrı olsa bile ortak kültürümüz çoktur…

    Yanıtla

      Alp Yildirim
      21 Mayıs 2016 at 18:38

      Katiliyorum..Politika insanlari ayirmamali.Birlestirmeye calismali. Ayirici olabilecek DIN faktörü ÖZELde kalmali !! SADECE Sakiz’daki Nea Moni Klisesinde isimleriyle kayitlara gecmis Osmanlinin öldürdügü onbinlerce insanin kemikleri var; onbinlercesi de KÖLE olarak adadan götürülmüs.. Köle olarak !! ORTA CAGDA DEGIL !! 1822 de ! Tencere dibin kara;seninki benden kara ! Ilgilenenler Google Devrinde ayrintilariyla birlikte okuyabilirler…
      https://en.wikipedia.org/wiki/Chios_massacre
      http://www.chiosonline.gr/nea_moni_muzesi.asp

      Yanıtla

    pegasus
    24 Temmuz 2015 at 11:46

    Bay Orhan…
    Aynı soruları…Türkiye ye gelip…Helen uygarlığı için sorsanız ya..
    Bir kere..devletin başında ,antik eserler için..”üç beş çanak çömlek” diyen bir zat var…
    Anadoluyu gezin…hala gerçekten ahır olarak kullanılan kiliseler var..
    Ne ekersen onu biçersin…

    Yanıtla

Mehtap Wood
24 Mayıs 2015 at 15:49

Çeşme’de yaşıyoruz. Dışarıda yemek istediğimiz zaman Sakız’a gidiyoruz çünkü kazık yemek değil yemek yemek istiyoruz. Feribot ücretide içinde olmak üzere Çeşme’de yemekten çok daha ucuza geliyor. Yiyip içtiklerimizin lezzeti, kalitesi, bolluğuda cabası. Sokaklarda izmarit bile yok, bizdeki naylon poşet, pet şişe, çöp yığınları, inşaat atıkları görüntüsünü düşününce insanın içi sızlıyor. Yukarıdaki yorumlardan birinde okuduğum gibi işin altında AHLAK ve ETIK DEĞERLER anlayışının yattığını düşünüyorum.

Yanıtla

Huseyin Saruhanoglu
20 Mayıs 2015 at 06:11

Problem buyuk sehirlerimiz ve sahil kasabalarimizin g,dogu nun o malum halki tarafindan isgal edilmis olmasindadir, butun pisligi getirenler onlardir.

Yanıtla

Deniz Savaskan
19 Mayıs 2015 at 03:34

Geçen hafta Rumeli Kavaklarda 3 kişi kazık yemeye gittik..
Ortaya “istavrit +Tekir” tava (sadece 8 kıraça ve 6 minik Tekir ! )
salata ve 4 meze + sadece 1 duble Rakı !..
Gelen hesap ; 340 TL !….
Tövbe bir daha gideni S…kyim !..

6 senedir tatillerimi Midilli adasında yapıyorum !..
son derece keyifli..
Kocaman tabak gibi “Kılıç-Şiş” yanında sebzesi ve patatesi (8Euro)
Gel de yeme…
Kazık yemeye bekleniyorsunuz Türk halkı !…
Tatlı KAZIKLAR !!!…

Yanıtla

Olcayto Perez
17 Mayıs 2015 at 19:17

Evet, ortaligi salak sacma tesis doldurup icine etme isi bizde gercekten abarti ama bunlar da hic yapmayinca iflasin esigine gelip gelip duruyor, AB’nin gonderdigi krediler olmasa iflas edecek adamlar, o ne olacak?

Yanıtla

Lalehan
17 Mayıs 2015 at 18:55

Burda insanların birbirine saygısı var…Birbirlerinin kuyusunu köreltme yok…Patmos,3 ay turizm var…Otelcısi odasını satıyor..restaurantı var ama kapalı…Seni dışarıya gönderiyor.Restauranta yemek yiyorsun,guzelce ve bolca..ve de lezzetli…sonunda kahve içeyim diyorsun,restaurant sana vermiyor…Hanım efendi ilerde kafe var…”gidiniz orada içiniz,belki yanında tatlı da yersiniz ”diyor…Biz de öylemi…o dondurma satıyorsa, o da hemen dondurma koyar…herkese kazanç var…birbirlerinin kazancında gözleri yok…Allah daha çok versin.Taşoz da bir restaurant a gittik 3 lt sarap içtik…karadesler,kalamarlar,balıklar…hesap 4 kişiye 43 Euro…Adam bası 11 Euro bile değildi…İstanbul da adam başına bu parayı veriyoruz,yuhhh bizlere….Ertesi akşam gene gittik…

Yanıtla

Ümit Başyazgan
16 Mayıs 2015 at 17:03

Yunanistan’a 5 defa gidip geldim, ancak adalara gitmek henüz kısmet olmadı. A

Yanıtla

emin
14 Mayıs 2015 at 22:10

İster arabanızla gidin ister başka türlü gidin yiyin ićin eģlenin kazık yemeden dönün bizde 50 liraya bol soğanlı hamuru lahmacun diye satanlara kanıp kaziklanmayın

Yanıtla

samil bilgic
14 Mayıs 2015 at 00:23

Ben kalamar yiyip uzo/raki icmeyi ve snorkelle dalip balik vurmayi severim. Bunu Yunanistan’da yapmak cok daha guzel, ucuz ve hos, eskiden beri..Bedava duslu temiz kumlu Gumulcine sahilleri bile balik kaynarken siniri gecer gecmez Sakli Cennet’te mesela dipte teneke bira kutulari, bol pis yosun, kisa gorus mesafesi ve kayabaligindan baska bir sey yok denizde artik…Kalamar bulursaniz cok daha azini cok daha pahali yiyorsunuz, rakinin tadini almak da kotu servisle zorlasiyor, kahroluyorsunuz…Iyi yerlerde yok degil, ama az. Yunanistan’da ise kotu yer zor bulursunuz…Igneyi dusmana, cuvaldizi kendimize ne zaman batiracagiz? Eskiden yapardik :-)

Yanıtla

Hazel Çuhadaroğlu
13 Mayıs 2015 at 14:37

Öncelikle bu yazıya karşı çıkanlara; Gözlemleri paylaşmanın ırkı,dini ve dili olmaz.Sonrasında ben Türk üm ve bu yazının altına bende imzamı atarım.
Türkiye nin heryerini gezdim,anlatılandan farklı durumlar var ise sizde paylaşın hepberaber okuyalım.
Sınırdan dışarı çıktıgınızda ahlak,medeniyet,temizlik,hizmet herşey pozitif anlamda değişiyor.Ekonomiden bahsedenlere öncelikle sunu sormak isterim; “ekonomi ” ne demektir?
Gerçekleri dile getirmeyi kötülemek olarak değilde özeleştiri olarak Kabul edelim.
Şunu da lütfen gözardı etmeyelim; ülkemiz birçok avrupa ülkesinin sahip olmadıgı kaynaklara sahip ve bu kaynaklar atıl kullanılmakta yada kullandırılmaktadır.

Yanıtla

Can
25 Eylül 2014 at 11:56

6 ay Selanik’te yaşamış, Atina, Kavala, Thasos’u görmüş biri olarak o kadar doğru bir yazı olmuş ki altına imzamı atarım…

Yanıtla

Yorum bırak

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*
*