Yunanistan‘a gelip de büyük hayalkırıklıkları ile dönen turistlere çok az rastladım. Hatta %100 mutsuzluk yaşayana hiç rastlamadım diyebilirim.
Bunun bir de diğer tarafında, yani Yunanistan’a gelip yemeklerine, rahatlığına, ucuzluğuna hayran olan kitlenin de oldukça büyük bir yüzdeye sahip olduğundan emin olabilirsiniz.
İşte şimdi sizinle birebir olarak paylaşmak istediğim bir yazı var buralar hakkında. Keyifle okumanız umuduyla..
Bayram münasebeti nedeniyle, İflas eden, borç batağına giren “mutsuz insanlar ülkesi” Yunanistan’ın “perişanlığını” görmek için kısa bir ziyaret yapalım dedik…
Hem Yunanlıların “acınası” halini görecek, hem de üç-beş Euro’ya muhtaç Çipras’a başımızın gözümüzün sadakası olarak üç-beş Euro bırakacaktık…
İpsala sınırından Yunanistan’a geçtik, tekerlek hemen sınırda başlayan pırıl pırıl otoyolun üzerinde dönmeye başladı…
Birde ne görelim Binek araçları motosikletlere yol verebilmek için emniyet şeridine kaçıp motosikletlerimize yol veriyor,
Tek bir çöpün, pet şişenin, naylon poşetin olmadığı yolda ilk durak, Aleksandropoli, yani bizim eski Dedeağaç oldu…
Aaaa, “Battı, iflas etti” dedikleri Yunanistan’ın Dedeağaç’ında herkesin keyfi yerinde, kafeler, lokantalar tıklım tıklım dolu…
Rıhtımda dolaşan birbirinden şık kadın ve erkekler…
Yüzler gülüyor, herkes keyifli ve neşeli…
Bir terslik var, ama nedir?..
Öğle yemeğini orada yedik, ödediğimiz ücret Türkiye’deki benzerine göre yarı yarıya…
Böyle giderse elbette batarlar!!!
İKİNCİ DURAK KAVALA
Kavalada canımı sıkan tek şey girişteki kıbrıs tabelası oldu , Giriş çıkışları mükemmel, yama, çukur, bozuk yer, toz toprak yok; bunlar paraları asfalta yatırmışlar, elbette iflas ederler…
Kavala da keyifli, turist otobüsleri sıra sıra… Ama hayret, turist kazıklamayı bilmiyorlar, bilmeyince de iflas ediyorlar…
VE SON DURAK SELANİK
Denize açılan ünlü Aristoteles Meydanı’ndaki otelimize yerleştik ve dolaşmaya çıktık…
Sahilde, bütün rıhtım boyundaki kafeler, lokantalar genciyle yaşlısıyla tıklım tıklım…
Müzik sesleri yollara taşıyor, meydan karnaval havasında…
Herkes yiyip içiyor ve Yunanistan galiba o yüzden iflas ediyor!!!
Ertesi gün Atatürk’ümüzün doğduğu evi de ziyaret ettikten sonra baktık kafeler yine tıklım tıklım…
Nezaketi (trafikteki nezaket de dahil), güler yüzü, insanların birbirine saygısı, taksilerin temizliği, lokantalardaki hizmetiyle Selanik bir dünya başkenti…
İflas eden, batan Yunanistan’ın bu ikinci büyük kentinde ve diğer uğradığımız yerlerde insanlar neden bu kadar mutlu?..
NEDEN BU KADAR KEYİFLİ?
Çünkü…
Orada günde üç posta bağırarak, azarlayan tonda konuşan ve TV kanallarında konuşması sabahtan akşama kadar yayınlanan bir cumhurbaşkanı yok…
Orada her gün sabahtan akşama kadar “Başkanlık” propagandası yapıp 400 milletvekili isteyen bir cumhurbaşkanı yok…
Orada “benden olanlar, benden olmayanlar” ayrımı yok…
Orada her gün “paralel yapı, darbe, darbe teşebbüsü” diye sinir bozucu konuşmalar yapan iktidar ağaları yok…
Orada birbirinin peşine düşen polis yok; parçalanmış güvenirliğini kaybetmiş yargı yok, tutuklanan savcı ve yargıçlar yok, hukuksuzluk yok…
“Makul şüpheli”, “olağan şüpheli” kavramları yok… İflas etmiş bir dış politika yok… Din ticareti yok… Gerginlik yok, aşağılama yok, korku yok…
Çünkü orada gerçek demokrasi ve hukukun üstünlüğü var…
Çünkü orada yargıya güven var…
Çünkü orada özgürlük var…
Çünkü orada hemen hemen bütün kadınların ve genç kızların boynunda haç taşımasına, insanların koyu Ortodoks olmasına karşın ateist (tanrı tanımaz) başbakan seçecek kadar özgüven var…
Çünkü orada bakanların ve Atina valisinin katıldığı 1 Mayıs kutlamaları var… Bu nedenlerle de orada huzur ve güven var…
Yunanistan iflas etmiş, batıyormuş…
Neymiş, kişi başına düşen milli gelir 25 bin dolardan 20 bin dolara düşmüş, vah vah…
Dönüp gelin İpsala Sınır Kapısı’na ve milli geliri 10 bin doların altında kalan güzel ülkemizin harabe haline gelmiş, tamirat için kilometrelerce tek şeride düşmüş duble yollarına bata çıka, langır lungur girin…
Yol kenarlarındaki çöpleri, çarpık yapılaşmayı seyrederek mega köy İstanbul’a devam edin…
Kim iflas etmiş, kim batmış o zaman anlarsınız..
Selanik gezisi yapan bir arkadaştan alıntıdır yorum ona ait ama bende de aynı duygular hakim….
Dip not: Yunanistan 2016 bütçesi fazla verdi, Türkiye bütçesi ne alemde? Yunanistan 2017 yılında 30 milyondan fazla Turist ağırlayacak, ya Türkiye?
Şapkayı önünüze koyup düşünme vaktidir.
Sahi kim batıyor?
1 Yorum
ece
18 Eylül 2017 at 14:49“7 yıl önce yünanistanda yaşamaya karar verdim” demişsiniz, nasıl yani bir sabah kalktınız, bugün yünanistana yerleşeyim dediniz ve gittinizmi :)
Çalıma izni yerleşme iş ev vatandaşlık vs keşke daha detaylı yazsaydınız…. Bizim gibi fikir arayışı içinde olanlara daha iyi klavuz olurdu :(